Hakkımda

Fotoğrafım
Sesli kahkahalarıyla Sessizliğini örtmeye çalışan bi adamım... Kimi kimsesi çok olan, Geceleri kendi omzunda aglamaktan boğulan, Koşarken yorulmayan, Dururken geride kalan, En hüzünlü adamların en çok gülümseyenler olduğunu bilen Ve daima gülümseyen, Sıradan olmayacak kadar özel, Özeller arasında da en sıradanıyım işte… Ben benim… İyi ki de ben benim…

Instagram

31 Mayıs 2010 Pazartesi


-bunu yemek nasıl bir şey?tadı nasıl?tarif et hamingway gibi..

-tadı tıpkı armut gibi..armudun tadının nasıl olduğunu bilmiyomusun?..

-armudun tadının sana nasıl geldiğini bilmiyorum..

-tatlı,sulu,dilinin üzerinde yumuşak taneli,tıpkı ağzında eriyen şekerli kum taneleri gibi..nasıldı?

-mükemmel!

30 Mayıs 2010 Pazar

Ve
uzun uzun konuştuk
kimi kimsesi olmayanların aşinalığında
aynı yaralar
aynı panzehirler
bizi en iyi biz anlamaz mıyız?
biz olduk mu daha ilk konuşmada?
sen gözü uzak yollarda
gittiği yerlere bir tek kendini götüreceğini bilmeyen
gittikçe hafifleyeceğini zanneden
gittikçe kaybeden
ben kıpırdamaktan bile çekinen
kalbindeki prangaları ayağına bile ağır gelen
gölgesinden bile ürken
biz olduk mu?
aynı kırık kalbe siyam ikizleri
kim kırmış, kim incitmiş bizi?
her yara kanar kabuğun altından bile olsa.
her acı sahtiyan.
kalbim üç nokta
...
üç nokta
...

Kimi zamanlar olur insanların hayatlarında
Hani eli kolu kalkmaz istemez
Yatağından ibaret olsun ister dünya
Kimse olsun istemez yanında
En yakını bile en uzağında kalsın ister
Bunalım değildir de bu
Bilinçli bir tercihtir sanki
Yalnız kalmak, okumak, yaşanmışlıkları öğrenmektir isteği,
Çünkü o an için kendisinin o yaşanmışlıkları tecrübelemeye gücü yoktur.
Yorgundur...
Hayat yormuştur er-kenden...
Dinlenmek gerekir.
Zamanında attığı deparlar acısını çıkarmaktadır ciğerlerinden
Kalbi zamanında o kadar hızlı atmıştır ki,
Şimdi tek bir kıpırtıya tahammülü yoktur.

İşte öyleyim...

Keske onun gibi yalnizca bir kisi olsa etrafimda... :(


18 Mayıs 2010 Salı

Ona

Gülümseyişini hatırlıyorum senin
Kalabalığın içinden sıyrılan ışıltıları bir de sahtiyan sahtiyan dağılan ortalığa,
Soğuk ve karanlık bir İstanbul gecesinde
Sessizdi ortalık sen,ben ve gece
Konuşmak gerekmez bazen
Sessizlik en büyük gevezeliktir
Bir de dokunmak
Anlatır tüm hayat hikayeni usul bir temas
Aslında kendini anlatmak ya da karşındakini anlamak değildir derdin
Yalnızca anın büyüsüdür seni orada tutan
Oradasındır çünkü o an başka herhangi bir yerde olmak us dışıdır
İmkansızdır
Sen varsındır ve sen olduğun için yanında olan biri
İki kişi de değilsinizdir
Adı konamaz bir bütünlüktür adı
Kimse ad koymaya cesaret edemez
Zaten belki de adı olmadığı için bu kadar özeldir ya
Biraz ürkek
Biraz tedirgin
Ama başka bir yerde olmak yoktur kimsenin aklında ve dudaklarinda…

Şubat 2009

Akide Sekeri


















İsyansa isyan bu
Çekip gitmekse
Çekmekten gidememek.
Bıraksa huzur aramalar peşimizi
Kaosumuzda yolumuzu kolayca buluruz belki…
Biz ki karanlığın çocuklarıyız
Kaybolmak en çok bize koymaz belki…
Gün geçer
Yazı kalır
Gece uzar
Yazı kalır
Kaç kış eskitti ağzımızdaki şeker tadını
Tarçın kokusu mu kaldı akide şekerinin?
Biz de asla olmayız dediğimiz sıradan adamlar olmadık mı?
Babamız, dayımız, amcamız olmadık mı?
Olmadık mı tekdüzeliğin bir dişlisi,
Şeker kokusu gitti ağzımızdan,
Biz de bittik…
İsyansa isyan bu
Çekip gitmekse
Çekmekten gidememek.
Ne çabuk unuttuk korktuğumuz kaosun karnından geldiğimizi?
Önce karanlık vardı sonra kaos, sonra insan,,,
Kendi özümüzden korkar olduk
Biz ki ne badireler atlattık, en basiti büyüdük
Asıl olan hep kendimizden korktuk.
Korktukça yenildik
Yenildikçe sıradan adamlar olduk.
Savaşımız kendimizle değil mi?
Kimimiz gözünün rengini bile kaybetmedi mi?
İsyansa isyan bu
Çekip gitmekse
Çekmekten gidememek.
Tek yolu var şimdi adam olmanın
Adam gibi adam olmanın diyorum tek yolu var
Ağızdaki şeker tadını anımsamak…
Çocuk olmak
O koca yüreği yeniden bu bedene sığdırmak…
Tükürüp atmak ağzından büyüklüğün kekremsi tadını
Her şeyden sıyrılmak,
Bir topacın, uçurtmanın peşinde bir ömür harcamak…
Yılların sayısı arttıkça geride bıraktığımız,
Küçüldükçe mutluluklarımızda, hayal kırıklıklarımızda
Ağız dolusu kahkahaların sayısı azaldıysa
Kalp çarpıntılarımız yalnızca hüzünler kontenjanındaysa
Hayat gailesi esir aldıysa
Artık konuştuklarımız iş, güç, siyaset ve sporsa,
Aşk kapalı kapılar ardında yaşanıyorsa,
Ayıp yalnızca yatak odasındaysa,
Sarılmak yalnızca uzun yolculuklara saklandıysa,
Büyümüşüz demek ki…
İsyansa isyan bu
Çekip gitmekse
Çekmekten gidememek…
Giderim belki ben de
Ağzımda bir akide şekeri ile…

12 Mart 2009