Hakkımda

Fotoğrafım
Sesli kahkahalarıyla Sessizliğini örtmeye çalışan bi adamım... Kimi kimsesi çok olan, Geceleri kendi omzunda aglamaktan boğulan, Koşarken yorulmayan, Dururken geride kalan, En hüzünlü adamların en çok gülümseyenler olduğunu bilen Ve daima gülümseyen, Sıradan olmayacak kadar özel, Özeller arasında da en sıradanıyım işte… Ben benim… İyi ki de ben benim…

Instagram

19 Ekim 2007 Cuma


Çalışma hayatı insanı daha büyütüyor biliyor musun?
Artık haftasonların daha kıymetli, dostlarınla geçirdiğin vakitler daha kısıtlı ama bir o kadar da keyifli oluyor.
Koluna taktığın saat daha anlam ifade ediyor.
Okula düşerse yolun farklı bakıyosun sınıflarda oturanlara. Çünkü o sıoralarda sende oturdun yıllarca. Ama yıllarca önce...
Biraz küçümsüyorsun ister istemez, o okulun en güzel yıllarını sen yaşadın. En büyük kahkahayı sen attın o koridorlarda... gibi geliyor sana.
O anda düşünemiyorsun senden öncekilerin de aynı şekilde sana acımış olabileceklerini...
Sonra Akşamlar anlam kazanıyor iş hayatında. Sen artık akşamlarda yiyebilmek için kazanıyorsun paranı.
Şikayet değil bu büyümek.
Artık para istemiosun Babandan, Anneni tırtıklamıyorsun.
Ürpermiyorsun kredi kartı ekstrelerinmi görünce, ne azarlar işiticem diye.
İşten çıktığın anda bitiyor iş, çalıştığın mekanın kağpısında. Özgürlüğü hissediyorsun. Ertesi güne yapılacak bir ödev, çalışılacak bir sınav, bitirilmesi gerekn bir kitap olmuyor.
Sen varsın, akşam ve yapmak istediklerin.
Seçimlerinde daha özgür oluyorsun. Vaktin daha değerli olduğundan daha özel insanlarla geçirmek istiyorsun.
Satın alırken birşeyi 2 kere düşünüyorsun.

11 Ekim 2007 Perşembe

Bulutlar

Ben bugün çok şahane bulutlar gördüm. Şahane bir ırmağın kıyısında.

Irmaktan çok bulutlara baktım ben.

Ne kadar bulutsuz yaşadığımızı düşündüm ben.

Uzakları düşündüm ben ve yakın sandıklarımızı...

Hüzünlendim ama sevindim ben.

Küçükken bulutlarla oynadığımız benzetme oyunlarını hatırladım ben.

Yine oynamayı istedim ama beceremedim ben...

Ben ki içindeki çocuğun hala ölmemiş olduğunu idda eden...

10 Ekim 2007 Çarşamba


Bugün ilk gün olması sebebiyle 3. yazı bu. Aslında bu da bir soru işareti. Günde kaç kez yazar ki insan blog'una?

Sanırım bir önceki iletide de sorduğum soruların tek bir cevabı var...

Diğerleri ne yaparlar bilmem ama, ben "İÇİMDEN GELDİKÇE" yazacağım bloguma.

Kimi zaman 24 saat için 24.000 ileti dökülecek satırlara, gün gelecek aylarca dokunmak istemeyecek parmaklarım klavyeye...

Yani ben içimden geldiği zaman yazacağım.

Çocukken aldığım ilk günlüğün heyecanı var içimde.

O zaman da aynı şeyleri düşünmüş aynı şeyleri hissetmiştim.

Kimbilir neler yazdıracak bana buraya yaşadıklarım, kimbilir hangi yaşantıları biriktireceğiz burayı okuyan dostlarımla...

Kalem kırıldı, artık kalvye zamanı....

İçerik




Aslında ne yalan söyliyim kafamda burada nelerin yer alması gerektiği konusunda sorular var...


İsimler olmalı mı?


Özel hayat anlatılmalı mı?


Kimler girmeli, kimlerden saklanmalı?


Biraz zamana ihtiyaç var galiba...


Hadi bakalım hayırlısı!

Merhaba...
Bu ilk yazı...
Henüz keşif aşamasındayım...