Hakkımda

Fotoğrafım
Sesli kahkahalarıyla Sessizliğini örtmeye çalışan bi adamım... Kimi kimsesi çok olan, Geceleri kendi omzunda aglamaktan boğulan, Koşarken yorulmayan, Dururken geride kalan, En hüzünlü adamların en çok gülümseyenler olduğunu bilen Ve daima gülümseyen, Sıradan olmayacak kadar özel, Özeller arasında da en sıradanıyım işte… Ben benim… İyi ki de ben benim…

Instagram

30 Eylül 2010 Perşembe

Gelecek; İhtimaller Silsilesi...


Sokakları iyot koksa bu şehrin
İşime yürürken evimden
Vapur sesi duysam
İşimi sevsem,
Arnavut kaldırımları olsa oturduğum daracık sokağın,
Kışın ayağım kaysa karda,
Düşsem kıçımın üstüne,
Haftasonunu iple çekmesem,
Haftaiçi de eğlenebilsem.
Evimde kitap dışında hiçbirşeye yer kalmasa,
Bide kedim olsa,
Duman Mio desem, gelse...
Duvarlarını kendim boyasam evin, beyaz olsa, kırmızı olsa...
En çok kış gecelerini sevsem,
Sıcacık evimin penceresi o geceler bile açık olsa
Dostlarım olsa,
Canları rakı istediğinde, şarap istediğinde, sohbet istediğinde
Kapım çalsa saate bakmasam...
İnceden çalan müzik hiç susmasa.
Martılar uyandırsa her sabah,
Kavga etsem onlarla...
Çiçeklerim olsa, konuşsam onlarla!
Deli dese mahalledeki çocuklar bayramda en çok şeker veren amcaya...
Sevgilim olsa yürüsem sokağında
Ayağım takılsa tökezlesem kafam yukarda
Çocuklar gülse halime
Utansam,
Arada sırada bana gelse, yemek yapsam ona...
Kolumdan tutup sokağa çıkarsa beni,
O sergi senin bu opera benim dolaşsak.
Öpsem onu en olmayacak yerde!

22 Eylül 2010 Çarşamba

Bugun

Bugun
Como golunde gozlerinin mavisini gordum ben
Sonra da tutunup Dalinin biyiklarina geri dondum yasanmisliklardan hayata...

21 Eylül 2010 Salı

Milano


Cok guzel ve sik bir kadin Milano,
Sadakti sorgulanamayacak kadar guzel,
Sokaklarina yasanmisliklarin huznu sinmis biraz,
Geckinlik denmesede biraz yorgun.
Asktan umudu kesmis,
Asik oldugu erkekler degil de rakibi olan kadinlar sanki...
Paris i,Londra si, Roma si
Kim ole kim kala savaslardan galip cikmis,
Ama akli ilk askinda kalmis gibi...
Sokaklari damarlari aslinda,
Iclerinde gezen insanlar alyuvarlar gibi...
Her bir markasi isilti veriyor tenine,
Louis Vuitton u, Armani si, Prada si...
Ayakkabi ve cantasi olmazsa olmazi...
Yalniz bir kadin Milano,
Kibirli bir ask kadini.
Yikilan umutlari ezilip kalmis bir avuc meydanlarinda...
Gecmiste kalan asklarini haykiriyor La Scalla da...
Huzunleri tramvaylarinda sakli.
Cok guzel ve sik bir kadin Milano...
Iicnde binlerce hayat sakli!

11 Eylül 2010 Cumartesi

... / ,,, / ???

Her gece bir umutsa yalnız uyanmamaya
Her tanışma gebeyse muammalara
Eski defterler de bir yandan tekrar tekrar açılıyorda
Ortalığı iki arada kalmışlığın kokusu sardıysa
Ruhum sıkışır, daralırım ben...
Geçmişine saygı duy, ama bırak gitsin ki bir geleceğin olsun...
Kafa karışıklıkları sen istediğin sürece oradalar,
Kimi sevsem kim beni sevse...
Üç nokta yerine üç virgül neden yok ki alfabede?
Yarım kalmış aşkların peşindeyken bunca kişi hem de!
Aklının tümü ondayken yürümeyen ilişkiler,
Yarım göz, bir iki dokunuşla mı dönecek hayata?
Bırakma, ne olur bırakma bakışları, hangi hislerin tercümanı?
Bu gece kiminle uyuyacaksın?
Uyandığında yatağın sol yanının boş kalması mı daha iyi yoksa herhangi biri mi?
Uzak ne kadar uzak???
Yakın nerede peki???
Üç nokta var da alfabede neden yok üç soru işareti?
Kimse sormasın, merak etmesin, bilmesin diye mi?

Acı Kahvenin yanındaki Çikolata...


Acı kahvenin yanında gelen çikolata
Acıların yanında gelen günlük sevinçler gibidir
Tadını beğenmeseniz de yersiniz
Tatmin etmeseniz de yaşanılır kılarlar hayatı
Kimi zaman kendiliğimizden uydurduğumuz sevinçler gibidir
Hatta biraz eriyip fincanın kenarına yapıştıysa
Yapıştığınız ve kalkıp gitmeyi beceremediğiniz hayatları anımsatır size
Eski bir dostu, geçmişte kalan bir aşkı belki de...
Kahvenin acılığı çikolatayı daha da tatlı kılar,
Sanki o kahveyi içmeseniz çikolata o kadar tatlı olmayacakmış gibi,
Hüzünler olmasa o küçücük salaklıklardan o kadar keyif alamayacakmışsınız gibi...
Peki neden kimsenin aklına gelmiyor (bende dahil)
Belki de o kahve sırf çikolata daha tatlı olsun diye içiliyor.
O hüzünlerin tümünün sebebi mutlulukların ederini anlamak....
Peki bu hesapta 1 fincan kahvenin 40 yıllık hatırı varsa,
1 Kutu çikolatanın hatırını kaç hayat öder...
Hüzünler mutluluklar gibi hayatın içindeyse,
Kaç kahve kaç çikolataya bedel acaba???

10 Eylül 2010 Cuma

Deli


İnsanların içlerini deşip
Deliliklerini çıkartmak istiyorsun
Değil mi?
Hatta belki de delirmelerini seyretmek.
Onları deli etmek...
Kimbilir belki de herkesin içinde bir deli saklı olduğunu da biliyorsundur.
Ve aslında en zeki olanların,
En deli olanlar olduğunu...
İçimdeki deliyi sana çıkarttırmayacağım...

Hadi git...
Aklımı başımda bırak ve git...

8 Eylül 2010 Çarşamba

Il n'y a pas d'amour heureux

Rien n'est jamais acquis à l'homme Ni sa force
Ni sa faiblesse ni son coeur Et quand il croit
Ouvrir ses bras son ombre est celle d'une croix
Et quand il croit serrer son bonheur il le broie
Sa vie est un étrange et douloureux divorce
Il n'y a pas d'amour heureux

Sa vie Elle ressemble à ces soldats sans armes
Qu'on avait habillés pour un autre destin
A quoi peut leur servir de se lever matin
Eux qu'on retrouve au soir désoeuvrés incertains
Dites ces mots Ma vie Et retenez vos larmes
Il n'y a pas d'amour heureux

Mon bel amour mon cher amour ma déchirure
Je te porte dans moi comme un oiseau blessé
Et ceux-là sans savoir nous regardent passer
Répétant après moi les mots que j'ai tressés
Et qui pour tes grands yeux tout aussitôt moururent
Il n'y a pas d'amour heureux

Le temps d'apprendre à vivre il est déjà trop tard
Que pleurent dans la nuit nos coeurs à l'unisson
Ce qu'il faut de malheur pour la moindre chanson
Ce qu'il faut de regrets pour payer un frisson
Ce qu'il faut de sanglots pour un air de guitare
Il n'y a pas d'amour heureux

Il n'y a pas d'amour qui ne soit à douleur
Il n'y a pas d'amour dont on ne soit meurtri
Il n'y a pas d'amour dont on ne soit flétri
Et pas plus que de toi l'amour de la patrie
Il n'y a pas d'amour qui ne vive de pleurs
Il n'y a pas d'amour heureux
Mais c'est notre amour à tous les deux

Dost


Tanri herkesin karşısına;

İyi gününde olduğu kadar kötü gününde de adam olabilen
Seninle kavga ederken bile güldüğü an kadar saygı duyabilen
Dostluğun iyi güne özgü olmadığını kavrayabilen
Sırtını dayarken aynı ölçüde destek de olabilen
Sevmede sınır olmadığını deneyebilen
Sessizliğin erdemini en çok senin yanında tadabilen
Hergün birşeyler öğrenen ve öğretebilen
Yanında sıkılma hakkını bile kendinde görebilen
Seni sevdiğini ötesini berisini düşünmeden söyleyebilen
Seni alacakaranlıkta hiç çekinmeden arayabilen

Dostlar çıkarsın...

Amin!

6 Eylül 2010 Pazartesi

Ben kendini seviyorsan yaşlanmak diye birşeyin olmadiğini dün akşam ki U2 konserinde öğrendim...