Sigara
31di yaşım sigaraya başladığımda.
O güne kadar içmişliğim vardı tabi, ama ciğerlerimin dibine kadar çekip dumanı, üfleyince boğazda oluşan yanmanın verdiği keyfi sen öğrettin bana.
Kültablalar dolusu izmariti sen hayatıma girdikten sonra gördüm ben.
Başta göze, damağa çok güzel gelen şeylerin içleri boşalınca ne kadar iğrenç koktuklarını da...
Tam 31di yaşım sigaraya başladığımda.
Çakmak taşımanın ne kadar hayati bir mesele olduğunu, ateş olmadan paketlerce sigara taşımanın hiçbir anlam ifade etmeyeceğini sen öğrettin bana.
Ateşin aslında ne renk olduğunu sen hayatıma girdikten sonra hissettim ben.
Her güzel şeyin adamın içini öyle ya da böyle yakacağını da...
31di yaşım başladığımda sigaraya.
Sabah sigarasından alınan ilk nefesin ne kadar kıymetli olduğunu sen öğrettin bana, hele bir de yanında kahve varsa.
Tütünün ateşle buluştuğunda duyduğum çıtırtıların, denizdeki balıkların çırpıntılarının tınısı olduğunu sonradan öğrendim ben.
Bittiğinde geriye sadece küller bırakan tek şeyin sigara olmadığını da...
31di yaşım sigaraya başladığımda.
Kibritin rüzgardan nasıl korunacağını, elimi yakmadan sigarayı nasıl yakacağımı sen öğrettin bana.
Sigaranın en güzel mezesinin ne rakı, ne kahve ne de çay yalnızca ve yalnızca kısık sesle çalınan bir şarkı olduğunu sen söyledin bana.
Sonunun kötü olacağını bile bile hayatından çıkaramamanın ne olduğunu da!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder